Değerli okurlar, işletmenin faaliyetlerini sürdürebilmesi için gerekli olan sermaye kuşkusuz işletmelerin can damarıdır. Ancak mevcut ekonomik problemler, tahsilatlardaki gecikme, işletmelerin borçlarını vadesinde ödeyememesi, finansman maliyetlerinin yükselmesi sonucu işletmelerin faaliyet dönemi zarar ile sonuçlanabilmektedir. Özellikle işletmelerin faaliyetlerinin birden fazla faaliyet döneminde zarar ile sonuçlanması halinde işletme sermayesi kısmen veya tamamen karşılıksız kalabilmektedir. İşletme sahipleri ve yöneticileri güncel işlerini takip ederken mali tablolarında bu konuyu gözden kaçırabilmektedir. Bu durumda işletmeler farkına varmadan teknik iflas sınırında olabilirler. Teknik iflas veya sermaye kaybı teknik bir ifade olup Türk Ticaret Kanunun 376.maddesinde düzenlenmiştir. Gerçekleşmesi halinde işletme tarafından herhangi bir ticari faaliyetin yapılması mümkün olmamak ile birlikte işletme kendiliğinden sona ermektedir. Zaman içerisinde yapılan düzenlemeler ile birlikte firmaların teknik iflas kapsamına girmemesi amaçlansa da farkında olmadan birçok firma teknik iflas kıyısında olabilir.
2018 yılında kur artışı sebebi ile döviz borcu olan firmaların teknik iflas kapsamına girmesini engellemek için 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376 ’nci maddesinin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar hakkında yayımlanan tebliğ ile düzenlemeye gidilmiştir. Buna göre 1/1/2023 tarihine kadar, Kanunun 376 ncı maddesi kapsamında sermaye kaybı veya borca batık olma durumuna ilişkin yapılan hesaplamalarda, henüz ifa edilmemiş yabancı para cinsi yükümlülüklerden doğan kur farkı zararları dikkate alınmayacak ifadelerine yer verilmiştir.
2020 yılında ise tekrar bir düzenlemeye gidilmiş olup 2020 ve 2021 yıllarında tahakkuk eden kiralamalardan kaynaklanan giderler, amortismanlar ve personel giderleri toplamının yarısının teknik iflas hesaplamasına dahil edilmeyebileceği hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte teknik iflas hesaplama yöntemi değişmiş olup zarar toplamının sermaye ve yedek akçeler toplamına orantılanarak hesaplanacağı hüküm altına alınmıştır.
Hangi İşletmeleri Kapsar?
Anonim ve limited şirketler ile sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketleri kapsar.
Sermaye Kaybı Nedir (Teknik İflas ) ? Nasıl Hesaplanır?
2020 yılında yapılan düzenleme ile ‘’Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının karşılıksız kalması durumu zararın, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısına eşit veya bu tutardan çok ve üçte ikisinden az olmasıdır. Bu durumda yönetim organı, genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.’’ İfadelerine yer verilmiştir. Eğer işletmenin son yıllık bilançosunda geçmiş yıl ve cari yıl zarar toplamı sermaye ve kanuni yedek akçe toplamının yarısına eşit veya üçte ikisinden az ise genel kurul iyileştirici önlemler alacak ticari faaliyetine devam edebilir. (Kötüleşmeyi ortadan kaldırmak veya en azından etkilerini hafifletmek amacıyla, uygun gördüğü sermayenin tamamlanması, sermaye artırımı, bazı üretim birimlerinin veya bölümlerinin kapatılması ya da küçültülmesi, iştiraklerin satışı, pazarlama sisteminin değiştirilmesi gibi önlemler alınabilir.)
Ancak zararın, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisine eşit veya bu tutardan çok olması halinde durum daha kritik bir hal almaktadır. Bu durumda işletmenin ivedi olarak 3 yoldan birini seçip ticari hayatına devam etmesi gerekmektedir. Aksi takdirde işletme kendiliğinden sona erecektir.
3 Yol Nedir?
Zararın, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisine eşit veya bu tutardan çok olması halinde, toplantıya çağrılan genel kurul;
a) Kanunun 473 ilâ 475 inci maddelerine göre sermaye azaltımı yapılmasına,
b) Sermayenin tamamlanmasına,
c) Sermayenin artırılmasına,
karar verebilir.
Sermaye Tamamlaması
Sermayenin tamamlanması, bilânço açıklarının ortakların tamamı veya bazı ortaklar tarafından kapatılmasıdır. Sermayenin tamamlanmasına karar verilmesi halinde her ortak zarar sebebiyle karşılıksız kalan tutarı kapatacak miktarda parayı vermekle yükümlüdür. Her ortak, payı oranında tamamlamaya katılabilir ve verdiğini geri alamaz. Bu yükümlülük, sermaye konulması veya borç verilmesi niteliğinde olmayıp karşılıksızdır. Ayrıca yapılan ödemeler, gelecekte yapılacak sermaye artırımına mahsuben bir avans olarak nitelendirilmez. Bilanço zararlarının kapatılması için getirilen yükümlülükler uyarınca yapılan ödemeler öz kaynaklar içerisinde sermaye tamamlama fonu hesabında toplanır ve takip edilir.
Geçmiş Yıl Zararlarının Sermaye Tamamlama Fonu Kapsamında Kapatılması Halinde Beyannamede İndirim Konusu Yapılabilir Mi?
Evet yapılabilir. Bu işlem kurumlar vergisi ve geçici vergi beyannamesinden bağımsız bir işlem olup ticari bilanço ile ilgili bir işlemdir. Yasal düzenlemeler zarar mahsubu için, geçmiş yıllar zararlarının yasal defterlerde veya mali tablolarda gösterilmesini zorunlu kılmamaktadır.
Sermaye Tamamlanması Fonu Hangi Hesapta Takip Edilir?
Sermaye tamamlanması veya zarar telafi fonu Öz kaynak grubunun içerisinde 529 Diğer Sermaye Yedekleri hesap grubunun içerisinde takip edilebilir.
Sermaye Tamamlanması kurum kazancına ilave edilip vergilendirilebilir Mi?
İdarenin uzun bir süre konuya ilişkin yaklaşımı ortaklar tarafından yatırılan sermaye tamamlama fonu altındaki ödemelerin kurum kazancının tespitinde gelir olarak dikkate alınıp vergilendirilmesi yönündeydi. Ancak 15.04.2022 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 7394 sayılı kanun ile Kurumlar Vergisi Kanununda ilgili maddesinde değişiklik yapılmış ve, Türk Ticaret Kanunu’na göre şirket sermayelerinin 3’te 2’sini kaybeden “teknik iflas” durumundaki şirketlerin ortaklarınca şirkete aktarılan ‘sermaye tamamlama fonları’ kurum kazancına eklenmeyeceği ifade edilerek yapılacak incelemelerde olası vergilendirmenin önüne geçilmiştir.
İçinde bulunduğumuz enflasyonist ortamla birlikte hem işçilik hem de hammadde fiyatları yükselmiştir. Artan maliyetler sebebi ile işletmelerin yatırımların tamamlanma süresi uzamak ile birlikte işletmeler ilave kaynak arayışına yönelmektedir. Kaynak bulma sıkıntısı beraberinde işletmelerin finansman maliyetleri de önemli ölçüde arttırmış olup mali tablolara negatif yönde yansımıştır. İşletme sahipleri ve yöneticileri gerek ekonomik sıkıntılar gerek personel istihdam sorunları gerekse tahsilat ve ödeme problemleri ile uğraşırken mali tablolarında ki öz kaynak durumunu kontrol edemeyebilirler. Bu noktada hem işletme sahiplerinin hem de yöneticilerinin dönemsel olarak gidişatı takip edip teknik iflas sınırına gelmeden iyileştirici önlemleri almaları önem arz etmektedir.